Buharî Hadis No: 1274- Seleme ibn-i Ekva’dan (ra) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebi (sav) (Huneyn) seferinde iken Resûlullah(ın ordusu için)e müşrikler tarafından bir casus geldi. Ashab’ın ahvalini gözden geçirdi, dönüp gitti. (Ashab’dan bir kişi bunun casus olduğunu Resûlullah’a -sav- arz etti.) Nebi (sav): “Onu arayıp bulun ve öldürün! (Onu kim öldürürse soykası ve eşyası onundur.)” buyurdu. Casusu İbn-i Ekva’ (ra) öldürdü. Resûlullah (sav) da casusun devesini, eşyasını İbn-i Ekva’a ait ganimet kılıp verdi.
Nefl: Fukahâ örfünde emîr veya kumandanın bir tehlikeyi önlemek için ivaz olarak şart kıldığı ganimet malıdır.
Seleb: Fukahâ ıstılahında maktulün elbisesine, binitine, silahına, heybesine veya hayvanı üzerindeki yüklü malına, yük dengine denir. Maktulün bunların haricindeki malı seleb değildir. Yine böyle maktulün başka hayvan üzerinde kölesiyle, hizmetçisiyle yüklü malı da selebden sayılmaz.
Casusa ait hüküm hakkındaki bu mesele, mezheb sahibi âlimler arasında ihtilâflıdır. İmâm Mâlik, İslâm diyarına izinsiz gelen harbî hakkında tayin edilecek cezayı devlet reisinin ve hükümetin reyine bırakmıştır. Ve bu makule harbînin hükmü, diğer muhâriblerin tâbi oldukları hüküm gibidir, demiştir.
Evzâî ile İmâm Şafii, eğer amansız ve izinsiz gelen harbî, elçilikle ve düşman tarafından siyasi bir vazife ile geldiğini iddia ederse, bu iddiası kabul olunur, demişlerdir. İmâm Ebû Hanife ile İmâm Ebû Yusuf ve Ahmed ibn-i Hanbel; harbînin böyle iddiası kabul olunmaz. Bu, Müslümanlar için fey’dir, kendisi esir ve selebi ganimettendir, demişlerdir. İmâm Muhammed de, harbî ve emvali onu yakalayan gaziye aittir, demiştir.
Eğer amansız ve izinsiz gelen harbî casus olursa, hadisten istifade edilen hükme göre casus öldürülür, bu bâbda ulemânın icmâı vardır. Casus harbî olmaz da muâhid bir devlete mensup yahut zımmî veya haraç-güzâr olursa, Mâlik’le Evzâî’ye göre bu casus, nakz-ı ahd etmiş sayılır. Devlet isterse istirkâk eder; dilerse katleder, katli câizdir, demişlerdir. Fakat ulemânın cumhuru nakz-ı ahd addetmemişlerdir. Meğerki casusluğun nakz-ı ahd addedileceği muâhede-nâmede zikredilmiş ola, demişlerdir.