Buharî Hadis No: 1279- Abdullah ibn-i Ömer’den (ra) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere atım düşman tarafına kaçmıştı da onu (muhârib) düşman yakalamıştı. Sonra Müslümanların düşmana galebesi üzerine Resûlullah (sav) zamanında atım bana iade olundu. Bir kere de kölem kaçmış ve Rumlara iltihak etmişti. Sonra Müslümanlar Rumlara galib geldi de Hâlid ibn-i Velid (ra) kölemi bana iade etti ki, bu da Nebi (sav) zamanından sonra idi.
Bu hadisi Buharî: “Muhârib müşrikler tarafından bir Müslüman’ın malı iğtinâm edilse, sonra Müslümanlar müşriklerin diyarını istila eyleseler de bu sırada o Müslüman malını aynen bulmağa muvaffak olsa, sahibi, bulunan malını alabilir mi, yoksa bu mal, ganimet malından mı sayılır?” sûretinde açtığı bir bâbında rivâyet etmiş ve mesele ilmen ihtilâflı olduğu için bu hususta müellif Buharî reyini izhâr etmemiştir. Ali, Zührî, Hasen Basri, Amr ibn-i Dinar; mal sahibi olan Müslüman, ganimet malı ister taksim olunmadan, ister taksim olunduktan sonra kumandana müracaat ederek bu malın kendisine ait olduğunu iddia ve ispat etse, her iki sûrette mal, sahibine iade edilmez, demişlerdir.
Ebû Hanife, Sevrî, Evzâî, Mâlik ise, mal sahibi malını bulur, tanır da ganimet malı taksim olunmazdan evvel kendisinin olduğunu iddia ederse, mevzuumuz olan hadisteki hükme göre, bu Müslüman’ın malı kendisine bedelsiz iade olunur, demişlerdir. Zeyd ibn-i Sâbit’in oğlu Amr’ın, Said ibn-i Müseyyib’in, Atâ, Kâsım, Urve’nin ictihâdları da böyledir.