5.22. HARB HALİNDE BAŞKUMANDANA VE DEVLET REİSİNE İTAAT ETMEMENİN, İHTİLÂFIN MENHÎ

Buharî Hadis No: 1269- Berâ’ ibn-i Âzib’den (ra) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebi (sav) Uhud (harbi) günü piyade (okçu asker)ler üzerine -ki bunlar elli kişi idiler- Abdullah ibn-i Cübeyr’i kumandan tayin etmişlerdi de onlara hitaben:
-(Ashabım! Size gösterilen) Şu yerinizden sakın ayrılmayınız! Size ben haber gönderinceye kadar yerinizden ayrılmayınız, diye kat’i emretti. Bunu müteakib (harb başladı ve ilk hamlede) Müslümanlar müşrikleri hezimete uğrattılar. Abdullah ibn-i Zübeyr’in (ra) kumandasındaki piyade okçular, Resûlullah’ın (sav) emrini ve başlarındaki kumandanlarının ikazını dinlemeyerek birbirlerine:
-Arkadaşlar, ganimet, ganimet! Cephedeki arkadaşlarınız düşmana galebe etti. Daha burada ne bekliyorsunuz? (Gidelim, biz de ganimete konalım.) dediler. Kumandanın Resûlullah’ın (sav) emrini onlara hatırlatmasına rağmen:
-Vallahi arkadaşların yanına muhakkak gideceğiz, ganimetten bize isabet edeni elbette alacağız, diye ısrar ettiler ve (memur oldukları mevkii bırakıp ordunun içine karıştılar) bundan sonra ordu(nun külli kuvvetleri) münhezim olarak ricata başladılar…
Hadis-i şerif uzundur. Unvanımızla ilgili mevzuu anlatmak gayesiyle ihtisar ettik. Bu hadisi Buharî harb hâlinde ordu içinde muhâsama, mücadele ve ihtilâfın fenalığına ve başkumandan, devlet reisine karşı isyankâr hareketin ukûbeti ve hezimeti tevlid edeceğine dâir açtığı bir bâbında rivâyet etmiştir. Buharî bu unvandan sonra “Ey mü’minler! Allah’a ve Allah’ın Resûlüne itaat ediniz de muhâsama ve mücadele etmeyiniz! Sonra korkar, halsiz ve zaif düşersiniz de harbiniz ve zaferiniz elinizden kaçar.” (Sûre-i Enfâl Âyet: 46) kavl-i şerifini zikretmiştir. Yine Enfâl Sûresi’nde bu âyetten önce mü’minlere hitab edilerek “Ey iman edenler! (Harb meydanında) düşman ordusuyla karşılaştığınız zaman (mübârezeye sabredip) sebat ediniz; bu sırada Allah’ı çok zikrediniz, (yardım dileyiniz). Umulur ki felah ve zafer bulasınız!” (Âyet: 45) buyrulmuştur.
Buharî bu âyetten sonra ve izahıyla meşgul olduğumuz Berâ’ hadisinden evvel Ebû Mûse’l Eş’ari’nin (ra) şu meâldeki hadisini rivâyet etmiştir: Rivâyete göre Nebi (sav) Muâz ibn-i Cebel ile Ebû Mûsâ’yı Yemen’e memur gönderirken, emirleri cümlesinden olarak onlara: “Yemen’e vardığınızda halka kolaylık gösteriniz de güçlük göstermeyiniz! Meserret veriniz de nefret îkâ etmeyiniz! Muhabbet ediniz de ihtilâf etmeyiniz!” diye emretmiştir ki, bu hadisin mutabakat noktası, hadisin sonundaki “İhtilaf etmeyiniz!” cümlesidir.