Buharî Hadis No: 1268- Yine Ebû Hüreyre’den (ra): Nebi (sav) harbe had’adır, diye ad verdi, dediği rivâyet olunmuştur.
Had’a bina-i merredir. Bir kere aldatmak mânasınadır. Şu hâlde “Harb had’adır.” demek, harbde düşman düşmanı bir defa aldatır, ikiye hâcet kalmaz, demek olur. İbn-i Esir Nihâye’sinde bu bâbda naklolunan rivâyetlerin en fasihi ve en vazıh olanı budur, diyor. Türkçede de harb mekr-ü hileden ibarettir, demek olur. Birer harb oyunu olan manevralar, harb hud’alarını temin eden askeri hareketlerdir.
Hud’anın (Harb oyununun), Müslümanlar tarafından oynanıldığına göre, Peygamberimiz (sav) “Harb hud’adır.” demekle ümmeti -velev ki bir defa olsun- harb manevrası yapmağa teşvik etmiş oluyor. Düşman tarafından vukuu farz olunduğuna göre de -velev bir defa olsa bile- düşmanın tuzağına düşülmemesi tavsiye buyrulmuş oluyor. Mâlikî imâmlarından İbnü’l-Arâbî harbde hud’anın şu üç nev’inin câiz olduğunu bildirmiştir.
1- Sözde tevriyedir ki, mesela siyasi adamların üstü kapalı ve elastiki söz söyleyip icâbında zâhirin hilâfını murad etmelidir.
2- Düşmana pusu kurulmasıdır ki, vaziyetin ve harb fenninin icâbına göre düşmanı tuzağa düşürmek için harb oyunlarının kullanılması.
Düşmana vaad edilip sonra hulf edilmesidir ki, hud’anın bu nev’i, hakikatte haram olmakla beraber, müstesna olarak harb hâlinde tecviz edilmiştir. Şârih Aynî harb hud’asına yalanı da ilâve ediyor ki; yalan bi’l-icmâ haram olmakla beraber hâl-i harbde yine ümmetin icmâıyla tecviz edilmiştir, diyor. Nevevî de harb hâlinde her ne sûretle düşmanı aldatmak mümkün olursa, onu ihtiyar etmenin câiz olduğunda ulemânın ittifakı bulunduğunu bildirmiştir. Sonra Nevevî “Yalnız bunun bir istisnası varsa o da ahdini bozmak yahut aman verip selâmet ve korkudan emniyet bahşettikten sonra sözünde durmamak câiz değildir.” demiştir. Şerkâvî merhum da bazı âlimlerin “Harb hud’adır.” vecizesinde hâl-i harbde rey ve tedbir istimâlinin şecâatten ziyade ehemmiyeti haiz bulunduğuna işaret vardır, dediklerini naklediyor.