Buharî Hadis No: 713- Ebû Mûsâ (el-Eş’ari)’den (ra), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Resûl-i Ekrem (sav) (bir kere):
-Her Müslüman üzerine sadaka vermek vâcibdir, buyurmuştu. Ashab-ı Kirâm:
-Yâ Resûlullah! Ya sadaka edecek bir şey bulamayan (ne yapsın?) diye sordular. Resûl-i Ekrem (sav):
-Eliyle kazanır. Hem kim nefsine faydalı olur, hem de tasadduk eder, buyurdu. Ashab-ı Kirâm:
-Ya bir kazanç yolu bulamazsa, diye sordular. Resûl-i Ekrem (sav):
-İhtiyaç sahibine, mazluma yardım eder, buyurdu. Ashab-ı Kirâm:
-Böyle bir yardım yolu da bulamazsa (gücü yetmezse), dediler. Resûl-i Ekrem (sav):
-Hayır işlesin, şerden de nefsini esirgesin. Bu da o kimse için sadakadır, buyurdu.
Şer’i sadaka, helâl kazançtan verilendir. Sûre-i Bakara’nın 267. âyeti’nin ifadesi gereğince:
“Ey iman eden kullar! Gerek kazancınızın, gerek sizin intifaınız için yerden ihraç ve idrak ettiğimiz mahsullerin, temizinden, helâlinden infak ediniz! Sakın kazancınızın, mahsullerinizin fenasından, haramından sadaka vermeye kalkışmayınız! Hâlbuki size böyle fena bir şey verseler onu almak istemezsiniz. (Alsanız bile) ancak yüzünüzü ekşiterek alırsınız. Biliniz ki, Allah Ganî’dir (haram sadakanıza muhtaç değildir), Allah Hamid’dir (gınâsıyla senâ edilir).”
İbn-i Abbas (ra) bu âyet-i kerimeyi tefsir ederek demiştir ki: Cenâb-ı Hakk bu âyet-i kerimede fukaraya sadaka olarak malınızın en temizinden, en iyisinden, en nefisinden vermenizi emrediyor. Malınızın âdisinden, çürük çarığından infak etmenizi de nehyetmiştir. Allah tayyibdir, temiz ve helâl maldan verilen sadakayı kabul eder.
İbn-i Ebî Hâtem’in rivâyetine göre, Abdullah ibn-i Muğaffel (ra) bu âyet-i kerime cümlesinden olan “Malınızdan hasis olanı tasadduk etmeye kalkmayınız!” kavl-i şerifini tefsir sadedinde “Şüphesiz ki Müslüman’ın kazancı kirli olamaz, Müslüman olmak itibarıyla helâl kazanç sahibi olmak lâzım gelir. Fakat o, kötü hurma, mağşûş para, kalp akça tasadduk etmeye kalkışmamalıdır. Onun bu sadakasında hiçbir hayır ve sevab me’mûl değildir.” demiştir. Hatta kerih gördüğü bir yemeği dahi fukaraya vermemelidir.
Ahmed ibn-i Hanbel’in Âişe’den (rha) rivâyetine göre, Sıddıka-i müşârünileyhâ demiştir ki: Bir defa Resûlullah’a (sav) bir keler (yemeği) getirmişlerdi. Resûl-i Ekrem’in (sav) âlî tab’ı bu müstekreh yemeği yemek istemedi. Kimseye de bunu yemeyiniz, demedi. Ben:
-Yâ Resûlallah! Bunu miskinlere yediriniz, dedim. Resûl-i Ekrem (sav):
-Sakın kendinizin yemediği yemekle fukarayı it’am etmeyiniz, buyurdu.