4.4.2.3. Zekât İşinde Çalışan Memurlar (Zekât Âmilleri)
Zekât gelirinin üçüncü bir masrafıdır. Lisan-ı fıkıhta sâi denilen bu âmiller, zekât ahzına memur tahsildarlar ve lüzumu olan sâir memurlardır. Bunlar da fukara hukukunun cem ü tahsiline hizmet ettikleri için yalnız amellerinin mükâfatını alırlar. Bu zâtların alınacak zekât mallarının ne âdisini, ne de âlisini almamalarına ihtimâm edilir.
Emval-i zekât iki nev’idir: Emval-i zâhire, emval-i bâtınedir. Emval-i zâhire, herkesin görüp, kime ait olduğunu bildiği koyun, sığır, deve, hububat gibi şeylerdir. Emval-i bâtıne, kemiyyet ve keyfiyyeti yalnız sahibince malûm olan nukud ile ticaret metaıdır. Asr-ı Sâadette gerek emval-i zâhire, gerek emval-i bâtıne, bu zekât memurları marifetiyle cibâyet edilirdi. Ebû Bekir ve Ömer hazarâtının (ra) zaman-ı hilâfetlerinde de bu sûretle devam etmiştir. Hz. Osman zamanında ticaret çok ilerlediği için halkın nukud ve emval-i ticariyyesini murakabe ederek miktar-ı zekâtını sıhhat ve isabetle tayin etmek hakikaten güçleşmişti. Bu sebeple Halife-i müşârünileyh tarafından emval-i bâtıne zekâtını tayin ve ihraç etmek keyfiyeti mal sahiplerinin ihtiyarına bırakıldı. O zamandan beri de emval-i bâtıne zekâtını mal sahipleri hükümetin zımni birer vekili olarak tahsili-i zekâtı ihtiyar etmektedirler.