4.2.4. Felslerin Nisab ve Zekâtı
Fels: Pul ve mangıra denir. Altın ile gümüşten başka madenî para demektir.
Kable’l-İslâm ve ba’de’l-İslâm her ümmet ve millet için tarihin madenî ve en kıymetli nakd olarak kaydettiği maden altın ile gümüştür. Fakat altın ile gümüş tedavüle başladığı hâlde bunların vaktiyle azlığı ve alış verişte tesadüf edilen küsuratı bunlarla karşılamanın mümkün olmaması, mangır istimâlini idâme etmiştir. Hatta ibtidâi milletlerde bu küsurat için yumurta, ekmek parçası, boncuk gibi şeyler kullanıldığını Mukrizî bildiriyor. Abdülmelik devrinde bakırdan küçük kıt’alar kesilerek “fels” denilen madenî parçalar kullanılmıştır. Felslerin hakiki bir kıymeti olmayıp bunlar itibari bir kıymet-i mevzuâyı hâizdir. Bazen de iki kimse arasında mukaveleye rabt olunan bir kıymete itibar edilirdi. Asr-ı Saadet’te ve Hulefâ-yi Râşidin devirlerinde fels nâmıyla bir para kullanılmamıştır. Ehl-i rivâyet böyle bir haber nakletmemektedirler. Bakır mangırları tedavüle girince fukahâlar bahse başlamışlar ve zekât lâzım olup olmadığı, ayninden mi, yoksa kıymeti üzerinden mi zekât lâzım olduğu, fukahâ için zemin-i ictihâd olmuştur. Bu paranın madenleri hakkında nass olmadığı için kıyâs tarikine gidilmiştir.
Hulâsa: İmâm Ebû Hanife ile İmâm Şafii’nin felslerin zekâtı hakkındaki ictihâdları müspettir ve gayet de sahihtir. İmâm Mâlik’in ictihâdı ise muhteliftir ve doğrusu menfidir. İmâm-ı Ebû Hanife’nin ictihâdını İmâm Hasen şu sûretle nakletmiştir. Fülûse, bakır veya kalay derâhime veyahut gümüşü tefrik edilemeyecek derecede az veya müstehlek olan mağşûşeye mâlik olan kimse, bunları ticarette kullanıp nemâlandırıyorsa, bunların kıymetine itibar edilip kıymetleri gümüşü galib olan bir para ile 200 dirhem kıymetine bâliğ olursa, zekât vâcib olur. Eğer ticarette kullanmayıp intifa edilmiyorsa, zekât vâcib değildir.
Felslerin zekâtı hakkında İmâm-ı Şafii’nin ictihâdı da esas itibarıyla İmâm Ebû Hanife’nin ictihâdına muvafıktır. Hanefi kitaplarında Ebû Hanife’nin, fülûsun ayninden zekât olduğuna dâir bir nakle tesadüf etmedik.
Fukahâ-yı Mâlikîyye de ticarette kullanılan felslerde zekâtın lüzum ve vücûbuna kâil olarak sahib-i mezhebin meşhur olan kavlini ve menfi ictihâdını tevil ile meşgul olmuşlardır.