4.2.2. Ziyade-i Nisabın Hükmü
Ziyade-i nisab, yani iki ferîza arasındaki küsurat zekâta tâbi midir, değil midir? Bu cihet hadiste bildirilmediğinden beynel-eimme ihtilâf edilmiştir. İmâm Mâlik, Leys ibn-i Sa’d, Sevrî, Şafii, İbn-i Ebî Leylâ, Ebû Yusuf, Muhammed ve umûmiyetle ehl-i hadis, nisabdan fazla miktarda az olsun çok olsun rubu öşür hesabıyla zekât lâzımdır, demişlerdir. Bu ziyade velev ki az dahi olsa zekât tahakkuk eder. Şöyle ki: Mesela 201 dirhem olsa, 5 dirhem ile beraber 1 dirhemin kırkta biri zekât lâzım olması gayetle makuldür; fukara hakkında da nâfi’dir. (Yani 200 dirhemin zekâtı 5 dirhem, 1 dirhemin de 40’ta biri ayrıca verilir.)
İmâm-ı Ebû Hanife ile bazı eimme-i selef 200 dirhemden fazla olan gümüşte 40 dirheme ve 20 miskale zâid olan altında 4 dinara bâliğ olmadıkça bir şey lâzım gelmez. 240 dirheme bâliğ olan gümüşte 40 dirhem için 1 dirhem, 24 dinara bâliğ olan altında 4 dinarda 1 dirhem zekât vâcib olur, demişlerdir ki, bu da amelî bir hesaptır ve sermayeyi himayeye matuf bir ictihâddır.
200 dirhem gümüşte 5 dirhem, 20 miskal altında nısıf (yarım) miskal zekât lâzım gelir. Küsurattan alınmaz, diyerek daha genişlik tanıyanlar da vardır. (40 dirhemde 1 dirhem)
Cumhur-ı ulemâ da nisabdan fazlası -az olsun çok olsun- zekât lâzım gelir demişlerdir.