4.2.13. Nisabların Tevâzünü, Gınânın (Zenginliğin) Tahakkuku


Gerek mevzuu bahsimiz olan Ebû Saîd-i Hudrî (ra) hadisinden ve gerek izahan zikrettiğimiz nisaba dâir diğer ehadis-i şerifeden öğrendiğimiz nisablar, bize Asr-ı Saadet’te tedavül eden semen ile metaın, nukud ile eşyanın mütekabil vaziyetlerini ve zekâtın sebeb-i vücûbu olan gınânın hududunu vazıhan irâe etmiştir. Asr-ı Saadet’te bir miskal altının on dirhem gümüş değerinde bulunması, yine koyunda kırk, sığırda otuz, devede beş adedinin gınâ ve zekât için birer nisab, birer esas ve merci olarak tayin buyrulması, bunların kıymetçe müsavi olduklarını bildirir. Altın ile gümüşten her birinin nisabı, bu üç sınıf hayvanların nisablarına kıyâs edilince de mesela bir koyunun beş dirhem gümüş veyahut yarım miskal altın pahasını hâiz olduğu, bir devenin de kırk dirhem gümüş veyahut dört miskal altın değerinde bulunduğu vazıhan anlaşılır. Aynı zamanda Asr-ı Saadet’te hurma, üzüm gibi kuru meyvelerin; arpa, buğday gibi hububatın elli kilosu bir miskal altına, beş kilosu da iki dirhem gümüşe alınıp satılıyormuş, demek olur ki; hurma ve hububat gibi mahsulât-ı arziyye nisabının beş vesk olarak takdir buyrulması, hafif bir âilenin bir senelik masârif-i beytiyelerine kifâyet etmesinden dolayıdır. Efradı en az bir âile halkı; karı, koca, bir çocuk veya hizmetçiden teşekkül eder. Böyle bir âilenin tam bir senelik âile bütçesinin masrafı 200 dirhem gümüşün fiyatına muadil olması, gerçek nisabın tayininde esas alınmıştır.