4.2.10. Hayvanların Zekâtı
Deve:
Deve sayısı 5’e bâliğ olunca bir koyun vâcib olur.
Deve sayısı 25’e bâliğ olunca 35’e kadar dişi bir bint-i mahad
Deve sayısı 36’ya bâliğ olunca 45’e kadar dişi bir bint-i lebûn
Deve sayısı 46’ya bâliğ olunca 60’a kadar boğur basacak bir hikka
Deve sayısı 61’ya bâliğ olunca 75’e kadar cezea
Deve sayısı 76’ya bâliğ olunca 90’a kadar iki bint-i lebûn
Deve sayısı 91’e bâliğ olunca 120’e kadar boğur basacak iki hikka
Deve sayısı 120 den fazla olunca, her kırk devede bir bint-i Lebûn ve her elli devede bir hikka zekât verilir.
Bint-i mahad: 1 yaşını doldurmuş 2 yaşına basmış dişi deve
İbn-i mahad: 1 yaşını doldurmuş 2 yaşına basmış erkek deve
Bint-i Lebûn: 2 yaşını doldurmuş 3 yaşına basmış dişi deve
İbn-i Lebûn: 2 yaşını doldurmuş 3 yaşına basmış erkek deve
Hikka: 3 yaşını doldurmuş 4 yaşına basmış dişi deve
Hik: 3 yaşını doldurmuş 4 yaşına basmış erkek deve
Cezea: 4 yaşını doldurmuş 5 yaşına basmış dişi deve
Cez’: 4 yaşını doldurmuş 5 yaşına basmış erkek deve
Koyun yavrusunun 1 yaşına kadar olanı “kuzu”, iki yaşına kadar “toklu”, ikiden yukarıya “şişek”, “öveç”, “balta” diye anılır. Erkek deveye “boğur” denir.
Buharî Hadis No: 719- Enes ibn-i Mâlik’ten (ra) Allah-u Teâlâ’nın Resûlüne emrettiği fariza-i sadaka (miktarı) hakkında Ebû Bekr’in (ra) Enes ibn-i Mâlik’e (ra) yazdığı mektubu (muhteviyatından âtideki hükümler) şöyle rivâyet edilmiştir:
Kim ki, mâlik olduğu deve adedi bir “cezea” zekât (nisabına) bâliğ olur da develeri arasında “cezea” bulunmayıp “hikka” bulunursa, (zekât âmili tarafından) o kimseden “hikka” kabul edilir. Sahib-i mal bu hikka ile birlikte (zekât memuruna noksanı telafi için) ya iki koyun verir. Eğer iki koyun vermek mal sahibi için kolay olursa. Yahut da on dirhem (gümüş) verir. Bir kimsenin mâlik olduğu devesi bir “hikka” zekât (nisabına) bâliğ olur da develeri arasında “hikka” bulunmazsa “cezea”, bulunursa (zekât memuru tarafından) o kimseden “cezea” kabul olunur. Ve zekât memuru bu “cezea” ile birlikte (mal sahibine) 20 dirhem yahut 2 koyun verir. Kim ki, mâlik olduğu devesi bir “hikka” zekât (nisabına) bâliğ olur da onun yanında yalnız “bint-i lebûn” bulunursa, o kimseden “bint-i lebûn” kabul edilir. Ve sahib-i mal ya 2 koyun yahut 20 dirhem verir. Yine bir kimsenin devesi, bir “bint-i lebûn” zekât (nisabına) bâliğ olur da, develeri arasında “hikka” bulunursa, zekât memuru tarafından sahib-i mal hesabına bu hikka kabul edilir. Ve memur tarafından ya 20 dirhem yahut da 2 koyun verilir. Bir kimsenin de devesi, bir “bint-i lebûn” zekât (nisabına) bâliğ olur da develeri arasında “bint-i lebûn” bulunmayıp “bint-i mahad” bulunursa, o kimseden zekât olarak “bint-i mahad” kabul edilir. Ve sahib-i mal bint-i mahad ile beraber ya 20 dirhem yahut 2 koyun verir.
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin Muâz (ibn-i Cebel)’i (ra) Yemen’e vali tayin ederken “Ey Muâz! Halkın, sahib-i nazarında en kıymetli mallarını almaktan hazer et!” (Buharî Hadis No: 722) buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerif ile zekât âmillerini ashab-ı emvalin göz bebeği olan “sütü bol, yıldamcı, gösterişli, etli, canlı ve boylu boslu” birinci sınıf mallarını almaktan menederlerdi.
En sevimli malın, en yakın akrabaya verilmesi, başkalarına yapılacak muavenetten hayırlıdır. Bu takdim ve tercih sadaka-i tetavvu hakkındadır. Efendimiz bunda iki ecir vardır buyuruyor:
1- Sıla ve karabet ecri,
2- Sadaka ecri.
Fıkhen bir müzekki, zekâtını usûlüne, yani babasına, büyük babasına, ne kadar yükselirse yükselsin veremez. Fürûuna, yani oğluna, oğlunun oğluna, ne kadar inilirse inilsin, yine zekât veremez, Karısına da zekât veremez. Buraya kadar sâdât-ı Hanefiyye’miz arasında ihtilâf yoktur, ittifak vardır. Ve sahib-i mezhebin menfi ictihâdı tercih edilmiştir; yani zevcenin zevcine zekât vermesi câiz değildir.
Ehl-i ilme göre, sâime olan atta ve hizmet için ihtiyar edilen kölede zekât yoktur. Ticaret için tutulanlarda, bir sene geçince kıymeti üzerinden zekât vâcib olur. Köle de böyledir. Ebû Hanife ve Züfer, tenâsül için hıfz edilen atlarda zekât vâcibdir, demişlerdir ki, ılgı hâlinde sâime olarak yetişen atlar, dölleri alınmak için tutulan atlardır.
Zekâtın miâdından evvel tâcili câizdir. Vaktinden evvel zekât vermek câiz midir, değil midir? Ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Bir kısım ehl-i ilim, tâcili câiz değildir, demişler. Ekser ulemâ ise vaktinden evvel zekât verilirse zekât yerine geçer, demişlerdir. İmâm Ebû Hanefi ve İmâm Şafii bu ictihâddadır.
Zekât tâcil edildiği gibi, te’cil de edilebilir. Bu devlet reisinin en sarih hakkıdır. Ebû İshâk’ın rivâyetine göre Resûl-i Ekrem (sav) Hz. Abbas’ın (ra) mâli vaziyetinin çok bozuk olması hasebiyle iki sene zekâtını te’cil etmiştir, deniliyor. Hz. Ömer (ra) de bir darlık yılında te’cil etmiş ve ertesi sene çifte zekât almıştır.