3.2.3. İhrâmlı Olduğu Hâlde Suç İşleyenlere Verilecek Cezalar


Sûre-i Mâide Âyet: 95,96- Ey iman edenler! Siz ihramlı iken av, (avlayıp) öldürmeyiniz! Sizden her kim ki bile bile avı öldürürse, ona öldürdüğü hayvanın misli deve, sığır, davar nev’inden bir ceza vardır ki, bu ceza kurbanı, avın mümasili olduğuna sizden adalet sahibi iki kişi hükmeder. Bu hayvan, Kâbe’ye (sevk olunup) varacak bir kurbandır. Yahut fukara taamı bir keffârettir. Yahut bunun muadili oruç tutmaktır. Bu ceza, ihramlı iken av öldüren kimse, irtikâb ettiği cinâyetin vebâlini tatsın içindir. Cenâb-ı Hakk geçmiş günâhlarınızı afvetmiştir. Fakat kim ki bir daha yaparsa, Allah yapandan onun intikamını alır. Allah azizdir, intikam sahibidir. Her türlü deniz avı ve yemesi sizin ve seyyar misafirlerin intifaı için helâl kılındı. (Ey mü’minler!) Divanında haşr olunacağınız Allah’tan korkunuz!

İhrâmlı iken av öldürmenin hürmetidir. Bu hürmette ve ceza vâcib olduğunda eimme-i mezâhib arasında ihtilâf sebketmemiştir. Hem de ihramlı olana av avlamanın haram olduğunu -gerek bilerek gerek bilmeyerek avlasın- haram olduğunda ve cezayı müstelzim bulunduğunda hiç fark yoktur. Gerçi âyet-i kerimede taammüd kaydı varsa da bu kayıt, mevrîd-i nass itibarıyladır. Hataen avlanmak da tağlîz için amde mülhaktır, deniliyor. Hem de mefhûm-ı muhalefet muteber değildir. İmâm Ebû Hanife, İmâm Mâlik, İmâm Şafii ile bunların ashabının mezhebleri de amd ile sehvin hükmen müsavi olduğu sûretindedir.

Vücûb-ı ceza hususunda İmâm Mâlik, İmâm Şafii, İmâm Muhammed ibn-i Hasen; öldürülen avın misli vâcibdir, demişlerdir. İmâm Ebû Hanife ile Ebû Yusuf’a göre, vâcib olan, maktulün kıymetidir. Maktulün misli bulunursa takdir olunan kıymetle o cinsten bir hayvan alıp kurban edilir; bulunmazsa taam alınıp dağıtılır yahut kıymeti tasadduk edilir.

Âyet-i kerimede zikrolunan hakemeynin vazifesini Mâlik, Şafii, Ahmed, Muhammed ibn-i Hasen ceza olan kurban itâm, siyamdan birini tayine aittir, demişlerdir. İmâm Ebû Hanife ile Ebû Yusuf; hakemeynin vazifesi takdir-i kıymettir. Bu mukadder kıymet ile cinâyet sahibi, maktulün misli bir kurban bulursa keser, isterse it’âm eder, ister tasadduk eder. Bu bâbda hakk-ı hiyâr katile aittir, demişlerdir (Aynî).

İhramlının avladığı bu hayvanı etinin yenilip yenilmemesi de tetkik edilmiştir. Muhrimin gerek avladığı, gerekse kestiği hayvanı Hanefi ve Mâlikî imâmları meyte addetmişler, ihramlının kendisinin ve de başkasının yemesi câiz değildir, demişlerdir. İmâm Şafii, başkasının yemesini tecviz etmiştir.

İhramsız kimse tarafından avlanan hayvanın avlarken muavenet ve işaret etmemek şartıyla muhrimin bu av etini yemesi câizdir.

Hımâr-ı vahşi avlanmasının cevazı ve etinin cevazı da hadis-i şeriflerden istidlâl edilmiştir.