3.1.7.1. Kusay Zamanında Mekke’nin Vazâifi Şunlardan İbaretti
1- Hicâbet: Kâbe-i Muazzama’nın perdedarlığı vazifesi idi. Resûl-i Ekrem (sav) ba’s buyrulduğunda bu memuriyet “Abdüddâr ibn-i Kusay” evlâdından “Osman ibn-i Talha” yedinde idi. Mekke fethinde yine kendisine ihsan buyrulmuş ise de Medine’ye avdet buyrulduğunda amcazâdesi Şeybe’nin eline geçmiş ve zamanımıza kadar onun ahfâdı elinde kalmıştır.
2- Sikâyet: Hüccaca tatlı su iskâ etmek vazifesidir. Abbasiler devrinde Zübeyr ibn-i Avvâm (ra) evlâdına geçmiştir.
3- Livâ: Bir mahalle asker sevk olunacağı zaman, bu memuriyette bulunan kimse bayrağını bir tarafa dikerdi. Muhâribler etrafına toplanırdı. Bu memuriyet Abdüddâr evlâdından intikâl ile gelmiş ise de Uhud gazâsında cümlesi telef olmuştur.
4- Sefâret: Kabileler arasında veya efrad beyninde tahaddüs eden münazaraları hakem sıfatıyla halletmek vazifesidir. Zaman-ı bi’sette Hazreti Ömer ibn-i Hattâb (ra) yedinde bulunuyordu.
5- Nezâret: Bir mahalden diğer mahalle nakledilen eşyayı muayene ile ruhsatiye vermekten ibaret idi. Zaman-ı Risâlet’te bu vazife Benî Temin evlâdından Hz. Ebû Bekr-i Sıddık (ra) uhdesinde idi.
6- Sahibü’l-Kubbe: Ekâbir-i Kureyş’in çadırını kurmak vazifesi idi. Bu da Benî Mahzûm’dan Halid ibn-i Velid (ra) yedinde idi.
7- Kiyâde: Askere kumanda etmek vazifesi idi.
8- Hâzin-i Emval: Harb için tedarik olunan emval ve âlâtı muhafaza idi. Zaman-ı Saadet’te bu da Hâris ibn-i Kays uhdesinde bulunuyordu.
9- Rifâde: Fukara-i Müslim’e, Hüccaca muavenetten ibaretti. Hulefâ-yi Râşidin devrinde dahi bu vazife ifâ ve muahharan ilga edildi.
10- Nedve: Dârü’n-Nedve’de meclis-i meşveret akdinden ibaret idi. Harb, sulh kararları burada alınır, Kureyş âilelerinin nikâhları burada kıyılırdı.
11- Ezlâm: Kumar okları ile tefe’ül etmek vazifesidir. Cahiliyet zamanında bir işte şüphe eden, bu oklarla tefe’ül ederdi. Bunlar “Hübel” nâmındaki putun yanında dururdu. Ve buna memur olan falcı vasıtasıyla icra olunurdu. Bu oklar üç tane idi. Birisinde “Emerenî Rabbî: Bana Rabbim emretti.” yazılıydı. Diğerinde “Nehânî Rabbî” yazılı idi. Üçüncüsü boştu. İşte bu oklardan birisini çekerdi. “Rabbim emretti.” oku çıkarsa, onun ile amel ederdi. “Nehânî Rabbî” çıkarsa, bırakırdı. Boş çıkarsa, o işi bir sene bırakırdı. Ferdâsı sene falını yenilerdi. Tefe’ül eden kimse, falcıya da muayyen bir şey hediye ederdi. Bi’set-i Nebevîyye’de bu vazife Safvân İbn-i Ümeyye yedinde bulunuyordu. Bilâhare din-i İslâm bunun gibi hurâfeleri menettiği sırada bu fal âdeti de nehyedildi. Buna bedel istihâre teşrî buyruldu.