3.1.7.2. Devr-i Cahiliyetteki Asâlet-i Diniye Bid’ati


İbn-i İshâk diyor ki: Kureyş, ya fil vakasından evvel veyahut sonra vukuunu zann ü tahmin ettiğim bir bid’at ortaya koydular ki, tarihte “Hams” diye yâd olunup asâlet-i diniye iddiasından ibarettir. Kureyşliler bu asâlet fikrinden dolayı halk ile birlikte Arafat’ta vakfe etmeyi ve Arafat’tan ifâzayı bilâ-tereddüd terk ettiler. Herkes Arafat’ta vakfe ederken bunlar cemaatleriyle Müzdelife’ye giderler, orada dururlardı. Ve “Biz ehlullahız, Harem-i şerifin hâdimleriyiz.” diyerek müsavatı kabul etmezler, herkese takaddüm ve tefevvuk iddiasında bulunurlardı.

Yine İbn-i İshâk’ın beyanına göre: Beyt’i ilk tavâfı, asilzâdelere mahsus kisve ile tavâf etmelerini karar altına alıp tatbik ettiler. Bu kararın neticelerinden biri; kim ki, âdi libas ile gelip tavâf ederse, tavâftan sonra o elbiseyi çıkarıp atması zaruri idi. Artık o elbiseden ne sahibi, ne de başkasının intifai helâl değildi. Bu kararın ikinci bir neticesi de; asilzâdelere mahsus elbise bulamayan urbânın erkeklerinin çıplak, kadınlarının da yalnız önü yırtmaçlı kısa iç gömleği ile tavâf etmeye mecbur edilmesidir.

Bu cahiliyet âdetleri, Resûl-i Ekrem (sav) ba’s buyruluncaya kadar bu sûretle devam etmiştir. Bi’set-i Ahmediye’den sonra emsal-i cahiliyet âdetleri vechile bunlar da tamamen nehyedilmiştir.

Sahih-i Buharî’de ve diğer Sıhah ve Sünen’de Hz. Câbir’den (ra) rivâyet olunduğuna göre, Kureyş tarafından Kâbe’nin bu binası sırasında Resûl-i Ekrem (sav) de amcası Abbas (ra) ile birlikte omzunda taş taşımıştır.