3.1.15.3. Hacc-ı Kıran


Umre ile haccı bir ihramda cem etmektir. Mîkatta ihrama girerken: “Rabbim! Ben umre ve haccetmek istiyorum. Bunun ikisini de bana müyesser kıl, ikisini de kabul buyur!” diyerek niyet eder. Umre ile haccın ikisine birden niyet ettiği için Mekke’ye gelip tavâf ve sa’y ettikten sonra mütemetti gibi tıraş olup ihramdan çıkamaz. Bütün menâsik-i haccı edâ edinceye kadar ihram hâli devam eder. Bu sûretle hacc, umreye mukarin olduğu için buna “Hacc-ı Kıran” denilmiştir.

Efdaliyet cihetine gelince: Hacc-ı Temettü Hacc-ı İfrad’dan efdaldir. Çünkü umre sevabı da vardır. Hacc-ı Kıran da Hacc-ı Temettü’den efdaldir. Çünkü Hacc-ı Kıran meşakkatlidir. Bu sebepten umûmiyetle hacılar Hacc-ı Temettü’ye niyetle haccederler. Karin olan pek azdır.

Bir meseleye işaret etmek isteriz ki; hacca gelirken beraberinde “Hediye” denilen kurbanlığının boynuna nişâne takılarak kurban getiren hacı, Temettü hacca niyet etse dahi mîkattan hitâm-ı hacca kadar ihramdan çıkamaz.

Hüküm itibarıyla hacc farzdır. Umre tetavvudur (nafiledir). Umre, ihram, tavâf, sa’y, tıraş ki, halk veya taksirdir. Umrede vakfe yoktur. Vakfe haccın rüknüdür.

1- Ebû Hanife, Ebû Yusuf, Züfer hazarâtı ihticâc ve ihrama girmezden evvel misk, gül yağı gibi koku sürünmekte bir beis olmadığını kabul etmişlerdir. İhrama girdikten sonra da bu kokunun muhrim üzerinde devamında da bir mahzur olmadığını bildirmişlerdir. İmâm Şafii ile ashabının, Ahmed ibn-i Hanbel’in ictihâdları da böyledir. İhramdan çıktıktan sonra kokulanmakta hiçbir mahzur olmadığında ise asla ihtilâf yoktur. Bazı ehl-i ilim kable’l-ihram koku sürünmek câiz değildir, bu koku ihram hâlinde devam eder, demişlerdir.

2- Saçın dağılmaması ve mûziyattan tahaffuz olması için saçı zamklı bir madde ile tutturmak câizdir.

3-
Râkiben haccın efdal olduğu.

4- Telbiyede Cemretü’l-Akabeye kadar devam edilmesi meşruiyeti vardır. Cemretü’l-Akabe’de birinci taş atılınca telbiyeye nihayet verilir. Bu, İmâm Ebû Hanife ile İmâmeyn’in, İmâm Şafii’nin mezhebleridir. İmâm Ahmed ve bazı ehl-i âsâr; telbiye, Cemretü’l-Akabe tamam edildikten sonra hitam bulur, kesilir, demişlerdir.

Arefe:
Arafat demektir. Arafat, vakfe edilen mübarek mahallin ismidir.

Müzdelife:
Harem-i Mekke dâhilinde bir mahallin ismidir. Takaddüm ve takarrüb mânasınadır.

Minâ:
Hüccacın kurban kestikleri mahallin ismidir.

Cemretü’l-Akabe: Mekke’nin garb tarafında Minâ’nın son haddidir. Buna Cemre-i Kübrâ da denir.

Hediy: Hacının Kâbe-i Muazzama’ya bir tuhfe-i ihtiram olarak sevk ettiği kurbandır. Deve, koyun, davar, keçi, sığırdan olur.

Telbiye: لَكَ شَرِكَ ال وَالْمُلْكَ لَكَ النِّعْمَةََ وَ الْحَمْدَ اِنَّ لَبَّيْكَ لَكَ شَرِكَ ال لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ اَللَّهُمَّ لَبَّيْكَ (Lebbeyk. Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnnel-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk, lâ şerike lek.) “Allah’ım! Dâvetine icâbet ediyorum. Emrine boyun eğiyorum. Bütün varlığımla sana teslim oldum. Senin hiçbir ortağın yoktur. Tekrar tekrar dâvetine icâbet ediyorum. Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet senindir, mülk de senin... Senin hiçbir ortağın yoktur.”

İbrahim Aleyhi’s-selâm nidâ ettiğinde yerle gök arasında bulunan insanlar işitti. Bu dâvete ilk cevap verenler Yemenliler deniliyor. Dâveti zamanından kıyamete kadar Kâbe’yi ziyaret eden her hacı o günkü dâvete “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk” diye cevap verenlerdir. (Umdetü’l-Kârî: C.4, S.533)

Mekke’ye putperestliği sokan Amr ibn-i Lühey telbiye Kelimât-i Şerifesi’nin sonuna bir takım Kelimât-ı fâside de ilâve etmiştir. Kureyş müşrikleri de bu fâsid kelimâtla telbiyede bulunurlardı. Nihayet şirkin bütün eserlerini ve izlerini kaldıran tevhid ve İslâm kudreti, telbiyeden bu zâide-i fâsideyi de kaldırmıştır.

Ef’al-i haccı ikmâl edinceye kadar ihramın devamı iki sûretle olur: 1- Hacc-ı Kıran. 2-Hacca Hedy denilen ve Hıl’den dâhil-i Harem’e naklolunan kurbanlıkla gelendir. Bu da kurbanı kesmedikçe ihramdan çıkamaz.

Fesh-i Hacc:
Hacc için ihramlanıp Mekke’ye geldikten sonra umre niyetiyle tavâf ve sa’y ederek ihramdan çıkmak ve bu sûretle mütemetti olmaktır. Hacc-ı Temettü, Kıran’a veya yanında kurban getirip Hacc-ı İfrad’a niyet etmeyen içindir. (Hedysiz ifrad.)

Hacc-ı Kıran ile Hacc-ı İfrad’da beyne’l-eimme hilâf sebk etmemiştir. Yalnız fesh-i haccın cevazı hakkında ihtilâf edilmiştir. Şârih Aynî muhrimin nev’ini 10’a kadar çıkarıyor.

1- Müfrid bi’l-hacc.
2- Müfrid bi’l-umre.
3- Karîn-i mütemetti.
4- Mutlak.
5- Mütetavvı’ bi’l-hacc.
6-Mütetavvı’ bi’l-umre.
7- Mütetavvı’ bi’l-kıran.
8- Mütemetti.
9- Mutlak.
10- Muallâk. Bu muallâk ihram, filan zâtın ihramlandığı gibi ihramlanıyorum, diyerek ihramlanmaktır. Bunların kâffesi ehl-i ilim nazarında câizdir.