1.3.4. Âmirlerin, Vali ve Emir Sahiplerinin İmâmeti Hakkında

Kendisine memuriyet tevfiz olunan emir, vali gibi kimselerin namazlarda imâm olmaları Sünnet-i Seniyye’dendir.

Sünen-i Ebû Dâvud’da Ebû Hüreyre’den (ra) mervi: “Benden sonra başınıza bir takım ümera gelecektir ki, namazı vaktinden sonraya bırakırlar. Bunun günâhı onlaradır. Onlar kıbleye karşı namaz kıldıkça arkalarında namaz kılınız.” hadisi ile yine Sünen-i Dârekutnî’de tahric ve Ebû Hüreyre’den (ra) rivâyet edilen “Benden sonra bir takım vülât sizin işlerinizi deruhte edeceklerdir. İşte onların hakka muvafık olan hususatta sözlerini dinleyiniz ve itaat ediniz. Arkalarında da namaz kılınız. Eğer iyi davranırlarsa kendi lehlerinedir. Yok, eğer fena davranırlarsa aleyhlerinedir.” hadis-i şerifi ile ümeranın imâmeti câiz olup, hükm-ü şeriate muvafık emirlerine itaat lâzım geldiğine delildir. Neseî ve İbn-i Mâce’de Abdullah b. Mesud’dan (ra) mervî hadiste “Bir takım vülâta yetişeceksiniz ki, onlar namazı vaktinin haricinde kılarlar. Onlara yetiştiğinizde namazları evlerinizde bildiğiniz vakitlerde kıldıktan sonra onlara iktidâ ediniz ve (onlarla beraber) sonra kıldığınız namazı nafile itibar ediniz.” rivâyetine istinâden İbn-i Ömer (ra), Haccâc Arefe’de namazı tehir edince çadırında namaz kılıp vakfeye başlamış ve bundan dolayı Haccâc kendisini hapsettirmiştir. Tabiînden Ebû Vâil de Haccâc’ın Cuma namazını vaktinden sonraya bırakmasından dolayı herkese evlerinde namaz kılıp sonra Haccâc’ın arkasında tatavvuan namaz kılmalarını tavsiye ederlerdi. Ziyâd’a karşı Mesruk da bunu yapmıştır.