Buharî Hadis No: 1206- Bârıkî Urve (ibn-i Ca’d)’dan (ra) Resûlullah’ın (sav): (Gazâya giden) Atın alnına dökülen saçlarında kıyamet gününe kadar hayır düğümlüdür. Hayır, (âhirette) sevab, (dünyada) ganimettir.” buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Bu hadiste matlûb olan at, her at değildir. Belki Allah yolunda gazâ için hazırlanan attır. At, üç nev’i insanlara nisbetle üç kısma ayrılır: Ecr, setr, vizr. Sahibi için ecr olan at, cihad için beslenen attır. Sahibi için setr olan at da, Allah’ın verdiği servetin şükrünü izhâr ve tefâhurdan ictinab ederek beslenen attır. Sahibi için vizr ve günâh olan at da tefâhur için beslenen attır.
Gazâ için at bağlayıp beslemenin faziletine dâir birçok âyetler vardır. Enfâl Sûresi’nin 6. âyeti o cümledendir ve meâli şöyledir: “Ey mü’minler! Siz de düşmanlarınıza karşı gücünüz yettiği her kuvvetten ve bağlanıp beslenen atlardan hazırlayın! Onunla hem Allah’ın düşmanını, hem kendi düşmanlarınızı korkutursunuz. Onlardan başka sizin bilmediğiniz, yalnız Allah’ın bildiği öbür düşmanları da korkutursunuz. Ve Allah yolunda her ne sarf ederseniz, onun ecri tamamıyla size ödenir ve siz hiç aldatılmazsınız.”
Ahmed ibn-i Hanbel’in Müsned’indeki rivâyetine göre, Ukbe ibn-i Âmir demiştir ki: Resûlullah (sav) “Siz de düşmanlarınıza karşı gücünüz yettiği kadar her kuvvetten hazırlayınız!” âyetini minber üzerinde tebliğ ederken iki defa ‘İyi biliniz ki, (bu gün) kuvvet ok atmaktır.’ buyurdu. Bunu kulağımla işittim.”
Âyetle ve âyetin Peygamberimiz (sav) tarafından bu sûretle tefsiriyle bizim mülhem olduğumuz hakikat şudur ki: Zaman geçtikçe, harb vasıtaları tekâmül ettikçe, Müslümanların da dinin, vatanın, milli istikbâlin muhafazası nâmına mütekâmil harb vasıtalarının her nev’iyle mücehhez bulunmaları dini bir zarurettir.
Âyet-i kerimedeki kuvvet hakkında bu telâkki, kuvvetin zâhiri cihetidir. Bunun bir de manevi cephesi vardır ki; birlik, dirlik ve düzenliktir. Bazı âlimler de bu mühimmeye işaret ederek âyetteki kuvveti “ittifak-ı kelime: söz birliği” diye tefsir etmişlerdir. Bizce kuvvetle, hem zâhiri kuvvetin hazırlanması, hem manevi tesânüdün temini matlûb olsa gerektir.