5.16. HARBDE VE SEFERDE TEKBİR, TESBİH GETİRİLMESİNİN MEŞRUİYETİ

Buharî Hadis No: 1255- Ensâr’dan Câbir ibn-i Abdillah (ra): Biz, (Peygamberin Ashabı) seferde yüksek bir yere çıkınca tekbir ederdik. Yüksekten (bir vadiye) inince de tesbih eder (Subhânallah der)dik, demiştir.
Buharî burada arka arkaya dört bâb açmış ve dört hadis rivâyet etmiştir ki, 1 ve 3 numara ile işaret edilen hadislerin meâlleri A ve B şeklinde aşağıda izah edilmiştir.
1- Harb sırasında tekbir getirmenin meşruiyeti bâbı
2- Yüksek sesle tekbir almanın kerâheti bâbı ki, 1254 nolu hadisle zikir bâbında izah edilmiştir. (Hulâsatü'l-Kur'ân ve Hulâsatü'l-İslâm C.3, 10.15. bölüm, S. 165)
3- Sefer sırasında bir vadiye inildiğinde tesbih edilmesi
4- Yükseklere çıkıldıkça da tekbir alınmasıdır. (1255 nolu hadiste, yukarıda beyan edilmiştir.)
A. Enes ibn-i Mâlik’ten (ra) şöyle rivâyet olunmuştur: (Hayber seferinde) Resûlullah (sav) Hayber’e gelip, Hayberliler Resûlullah’ı (sav), Resûlullah (sav) da Hayberlileri görünce “Allah büyüktür, artık Hayber harab olmuştur ve bu muhakkaktır…” buyurdu. Hadisin mutabakat noktası: “Allah büyüktür.” diye Peygamberimizin (sav) tekbir getirmesidir.
B. Abdullah ibn-i Ömer (ra) de demiştir ki: Nebi (sav) haccdan, umreden, gazâ seferinden dönerken bir dağ başına çıkınca yahut düz, yüksek bir sahaya varınca üç defa tekbir getirirdi.
Bu rivâyetlerin hepsinden öğrendiğimiz şudur ki: Daima Allah’a mütevekkil olan Peygamberimiz (sav), harb gibi yüksek iradelere istinâd eden seferlerde o bağlılığını arzın tahavvülâtı vesilesiyle izhâr ederek Ashabı’na göstermiş ve onların iradelerini yükseltmiştir.