Buharî Hadis No: 1217- Âişe’den (rha) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Nebi (sav) Medine’ye hicret ettiği zaman (düşman taarruzundan endişe ederek) bir gece uyuyamamıştı. Ve “Keşke Ashabım’dan elverişli bir kişi bu gece beni muhafaza etseydi.” demişti. Tam bu sırada ansızın bir silah sesi işittik. Bunun üzerine Resûlullah (sav):
-O kimdir, diye seslendi.
-Ben Sa’d ibn-i Ebî Vakkas’ım (Yâ Resûlullah)! dedi. (Resûlullah) (sav):
-Sana ne oldu ki, diye sordu. Sa’d (ra):
-(Gönlümde hayatınız hakkında bir endişe uyandı da) sizi muhafaza için geldim, diye cevap verdi. (Hz. Âişe -rha- demiştir ki) Bunun üzerine Resûlullah (sav) (Sa’d ibn-i Ebî Vakkas’a dua etti. Sonra) uyudu. (Hatta biz horladığını duyduk.)
Hz. Âişe’nin (rha) bu hadisinden:
1- Devlet reisine karşı bir sû-i kasd sezilirse, onun hayatını korumanın millete borç olduğu.
2- Düşmandan hazer edilmesinin meşruiyeti.
3- Esbâba tevessülün tevekküle mâni olmadığı, hükümleri istinbât edilmiştir. Çünkü esbâba tevessül zâhire, bedene; tevekkül ise kalbe taalluk eden ayrı ayrı şeylerdir.
Tirmizî’nin rivâyetine göre, Hz. Âişe (rha): “Allah seni halkın tecavüzünden koruyacaktır.” (Mâide Sûresi Âyet: 67) kavl-i şerifi nâzil oluncaya kadar Resûlullah (sav) kendisini muhafaza ettirirdi, demiştir ki, bu rivâyete göre Peygamberimiz (sav) bu âyet geldikten sonra muhafazaya lüzum görmemiştir. Bunun tarihini tayine gelince, Resûlullah’ın (sav) Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Vâdi’l-Kurâ, Kaza umresi, Huneyn seferlerinde kendisini bekleterek korumuştur. Bu cihetle yukarıdaki âyet, Huneyn harbinden sonra nâzil olmuş demek oluyor. Taberânî Mu’cem’inde: Mekke’nin fethinden sonra Peygamberin nöbetini amcası Abbas (ra) bekledi. “Allah seni koruyacaktır.” vaadinden sonra bırakıldı, sûretindeki rivâyeti de âyetin Huneyn’den sonra nâzil olduğunu ve artık bekletmeye nihayet verildiğini teyid eder.
Siyer müelliflerine göre Peygamberimizin (sav) bekçileri: Sa’d ibn-i Muâz, Muhammed ibn-i Mesleme, Zübeyr, Ebû Eyyûb Ensârî, Zekvân, Edra’, ve Edra’nın oğlu Mihcen, Abbâd ibn-i Beşir, Abbas, Ebû Reyhâne’dir (ra).