Medine-i Münevvere’nin kadîm ismi “Yesrib”dir. Kur’ân-ı Kerim’de (Sûre-i Ahzab Âyet: 13) kavl-i şerifinde de bu ismi kadîm ile vârid olmuştur.
Hişâm ibn-i Kelbî’nin beyanına göre Cenâb-ı Hakk, Âd kavmini helâk ettikten sonra kabâil etrafa dağılıp bir kısmı Mekke’ye, bir kısmı Tâif’e, İbn-i Hüzeyl de Yesrib’e gelerek Hüzeyliler Medine’nin mahalline inmiştir, mekân tutmuşlar. Kuyular hafredip hurma ağaçları yetiştirerek Yesrib’i imar ve hayli zaman burada ikâmet etmişlerdi. Bilâhare fesad-ı ahlâka uğradıklarından helâk olmuşlardır. Kuyuları kurumuş, hurmalıkları harab olmuştur.
Bunları Tübba istihlâf ve imar etmiştir. Yalnız ehl-i tarihten bazıları Tübba’nın Yemen’den, bazıları da Şam’dan, bazıları da Irak’tan geldiğini bildiriyor. Fakat en sahih olan kavle göre “Yesrib”i ihya ve imar eden Yemen bilâdından gelen Tübba-i Ekber’dir. Nebi’nin (sav) kudûmunu tebşir etmiştir. O günü Yesrib, sahradan ibaret iken buraya Resûl-i Ekrem’in (sav) kudûmu vuku bulacağını bildirerek Hicret-i Muhammediyye şerefine Yesrib şehrini tesis edip, bu nâma bir vesika yazarak tevsik etmiştir.
İbn-i İshâk’ın beyanına göre, Tübba, Medine’ye geldiğinde Kanaât vadisine inmiş ve orada bugün “Bi’r-i Melek” nâmıyla yâd olunan kuyuyu kazdırmıştır. Ve orada Resûlullah’ın (sav) nâzil olduğu hâneyi bina etmiştir. Ve hakikaten Resûlullah (sav) Medine-i Münevvere’ye geldiğinde buraya inmiştir. Tübba’nın tarih-i vefatıyla Resûl-i Ekrem’in (sav) tarih-i vefatı arasında bin sene geçtiği, yine İbn-i İshâk’ın rivâyeti cümlesinden olduğuna göre, Tübba’nın bina-kerdesi olan evin yerindeki Ebû Eyyûb-i Ensârî Hazretlerinin hânesi olacaktır.
Sa’lebî’nin Sehl ibn-i Sa’d’a (ra) muttasıl bir senetle rivâyetine göre, Resûlullah (sav): Tübba’a sebbetmeyiniz! Çünkü Tübba, Müslüman olmuştur.” buyurmuştur. Beyt-i Şerif’e ilk kisve geçirenin Tübba olduğunu bildirmiştik ki, bu da Tübba’nın tevhid esası üzerine müesses olan din-i İbrahim’e mu’tekid olduğunu teyid eder.
Birçok rivâyetlerle beraber Seyl-i Arîm’in zuhuru üzerine Ehl-i Sebe dağıldığında Evs ile Hazrec de Medine’ye gelip yerleşmiştir. Evs ile Hazrec iki kardeştir. Valideleri de Kayle bint-i Erkam ibn-i Amr ibn-i Cefne’dir. Zuhur-ı İslâm ve hicret-i Muhammediye’den sonra İslâm tarihinde bu Evsîler ve Hazrecîler Ensâr unvan-ı âlisiyle anılmağa başlamıştır.
Yesrib’e Medine ismi, unvanı; taraf-ı Peygamberî’den verilmiştir. Bundan başka Resûl-i Ekrem (sav) dâr-ı hicreti olan bu mübarek şehri, “Taybe, Tâbe” diye anardı. “Azrâ, Câbire, Mecbûre, Mahebbe, Mahbûbe, Kâsıma” da Medine’ye verilen isimlerdendir. İslâm üzerine de Cenâb-ı Hakk, Resûl-i Ekrem’in (sav) hicretiyle i’zâz buyurmuştur. (Umdetü’l-Kârî: C.5, S.133-134)