3.2. UMRE


3.2.1. Umre Hakkında Bilgi

Buharî Hadis No: 844- Resûlullah’ın (sav) “Umre, kendisiyle öbür umre arasındaki zaman içinde işlenilen (küçük) günâhlara keffârettir. (Kendisinde riya ve süm’a bulunmayan) Hacc-ı mebrûrün de sevabı, bazı günâhların afvına münhasır olmayıp cennet(e dâhil olmak)tır.” buyurduğu Ebû Hüreyre’den (ra) rivâyet edilmiştir.

Umre; lügaten kasd ü ziyaret demektir. Şeriat ıstılahında; bir vakit ile mukayyed olmayarak husûsi şerâite tevfikan Beyt-i Haram’ı ziyaret etmektir.

Umrenin vâcib veya sünnet olduğunda ihtilâf edilmiştir. Umrede mîkat, ihram, tavâf, sa’y halk veya teksir ile ihramdan çıkmak mesnûn olmuştur. Şu fark ki, haccda umre üzerine ziyade kılınmış menâsik vardır. (Arafat, Müzdelife, remy cimâr, kurban)

Tirmizî de: İmâm Şafii’nin “Umre sünnettir, fakat ehl-i ilimden terkine ruhsat veren hiçbir kimse bilmiyorum. Umrenin tetavvu olduğunu ispat eden ortada bir delil de yoktur.” dediğini nakletmiştir. Zeynûddîn-i Irâkî diyor ki: “İmâm-ı Şafii; umre, terki câiz olmayan bir sünnettir.” demekle vâcib değildir, demek istemiyor. Belki vücûb derecesinde müekked bir sünnet olduğunu kabul ediyor. İmâm Ebû Hanife ile ashabı ve İmâm Mâlik de adem-i vücûbuna kâil olmuşlardır. Şu hâlde umrenin sünnet olduğu hakkındaki mezheb, iktisâb-ı kuvvet etmiş bulunuyor. Bu cihetle Mütûn-ı Hanefiyye’de “Umre sünnettir.” diye kaydedilmiştir.

İmâm-ı Ebû Hanife’ye göre, senenin beş gününde umre etmek mekruhtur: Arefe günü, nahir (Kurban bayramının ilk) günü, eyyâm-ı teşrik (ki bayramın ikinci, üçüncü, dördüncü günleri). İmâm Ebû Yusuf ise, yevm-i nahri istisna ederek, dört gün mekruhtur, demiş.

Hacc ve umre vazifesi bittikten sonra ehl-i seferin âilesi tarafına dönmeye tâcil etmesi Resûlullah (sav) tarafından ayrıca emrolunuyor. Ehl-i hüccacın bu noktayı da nazar-ı dikkate alması gerekir. Çünkü âile reisinin, âile yuvasından gaybûbeti zamanında âile ihtiyaçlarının birikmesi zaruri bulunduğundan, âile sevgisi, âile rahmet ve saadeti bu vazife-i riyâsetin vakt-i zamanında ifâ edilmesi sûretiyle olur.