Savm ve Sıyâm / Oruç: Lügat mânası; yemekten, içmekten, yürümekten, cinsi mukarenetten imsak mânasıdır.
Nehar-ı Şer’i: İmsâk vakti dediğimiz tulû-ı fecirden gurub-ı şemse kadar olan müddettir.
Şeriat Örfünde: İbadet niyetiyle nehâr-ı şer’îde yemekten, içmekten, cinsi muameleden nefsini menetmektir.
Zaman-ı Meşruiyyeti: Ramazan orucu hicretin ikinci senesi dâhilinde Şa’bân ayında farz kılındı. Tahvil-i kıbleden sonra teşrî’ buyrulmuştur. Bedir gazâsından da bir ay ve birkaç gün evveldir. Ramazan-ı Şerif orucunun sebeb-i vücûbu, gerek vücûbunun ve gerekse edâsının şartları ve fezâili, ait oldukları hadis-i şeriflerde görülecektir.
Ramazan orucunun vücûbu, Kitap ve Sünnet’le sabit oluyor. Asr-ı Saadet’ten zamanımıza kadar devam edip gelen ve ilâ mâ-şâ-Allâh devam edip gidecek olan bu bedeni ibâdetimiz en kuvvetli bir icmâa da istinâd etmiş bulunuyor.
Buharî Hadis No: 897- Ebû Hüreyre’den (ra) Resûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Oruç bir kalkandır. (Oruçluyu beşeri ihtiraslardan hıfz eder.) Oruçlu kem söz söylemesin! Oruçlu, kendisiyle itişmek ve dalaşmak isteyene iki defa ‘Ben oruçluyum.’ desin. Ruhum yed-i kudretinde olan Cenâb-ı Hakk’a yemin ederim ki, oruçlu ağzın (açlık) kokusu Allah-u Teâlâ indinde misk kokusundan daha temizdir. (Cenâb-ı Hakk’ın rızası ve memnuniyeti ifade edilmiş oluyor.) (Cenâb-ı Hakk buyurmuştur ki:) Oruçlu kimse benim (rızam) için yemesini, içmesini, cinsi arzusunu bırakmıştır. Oruç doğrudan doğruya bana edilen (riya karışmayan) bir ibâdettir. Onun (sonsuz) ecrini de doğrudan doğruya ben veririm. Hâlbuki başka ibâdetlerin hepsi on misliyle ödenmektedir.”
Sûre-i Bakara Âyet: 183- Ey iman eden kullarım! Sizden evvel tarihe geçen enbiyâ ve ümmetlere oruç farz kılındığı gibi, şerden ve ma’siyyetten ictinab etmeniz için size de farz kılındı.
Buharî Hadis No: 898,899- “Cennette ‘Reyyân’ kapısı vardır. Bu kapıdan ancak oruçlular girebilir. Oruçlular girdikten sonra da bu kapı kapanır.” buyrulmaktadır.
Çok namaz kılan musalliler namaz kapısından, oruçlular Reyyân kapısından, sadaka sahipleri sadaka kapısından, mücâhidler cihad kapısından çağırılırlar. Bir mü’minin bu kapıların hepsinden dâvet olunabilmesi mümkündür, buyrulmuştur. Bütün fezâil-i âliye ile mütehallî ve bu vazâif-i ameliyeye tamamıyla bağlı kullar elbette her kapıdan dâvet olunacaklardır.
Buharî Hadis No: 900- Ebû Hüreyre’den (ra) Resûlullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: “Ramazan ayında cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, bütün şeytanlar da zincire vurulurlar.”
Buharî Hadis No: 902- Ebû Hüreyre (ra) Resûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet eder. “Kim ki yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Cenâb-ı Hakk o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz.”
Yalandan ve gıybetten, nemîme gibi kem sözlerden tahzîr buyrulması, bunlar esas itibarıyla menhî iken oruçlu için daha ziyade fena olduğuna ve orucun kemâli, ancak bunlardan lisanın selâmetiyle hâsıl olacağına işaret içindir. Cumhur-ı ulemâ oruç fâsid olmazsa da oruçtan matlûb olan kemâl ve fazilet hâsıl olmaz, demiştir.
İbn-i Hacer’in Fethü’l Bâri’de beyanı vechile tam ve kâmil olan oruç, bütün menhîyâttan imsaktır. Fakat Cenâb-ı Hakk insanların zaafına mebni bu imsakı müftirâta tahsis ve tahfif buyurup meâsîden ictinab için de akl-ı selîmin kıyâs ve idrakine tenbih ile iktifâ eylemiştir.
Binâenaleyh müftirâttan ictinab vâcib oluyor. Meâsîden ictinab da savmın mükemmelâtından ma’dud bulunuyor.
Süfyân-ı Sevrî, gıybetin, orucu müfsid olduğuna hükmetmiştir. Bu ictihâdı Leys ibn-i Sa’d da Mücâhid’den rivâyet etmiştir. Mücâhid: “İki huy orucu bozar: Gıybet, yalan!” demiştir.
Buharî Hadis No: 903,904,905- Oruçlunun iki sevinci vardır: Birisi iftar ettiğinde, ikincisi Rabbine mülâki olduğu zamanki orucunun mükâfatı ile sevincidir.
İzdivaca gücü yetmeyenlerin oruç tutmaları emr olunmaktadır.
Hilâli görüp tutmak, görüp orucu bozmaktır. Hava bulutlu olursa Şâban ayının sayısını 30’a çıkartınız, buyrulmaktadır.
Gerek Ramazan ayı ve gerekse Kurban Bayramı ayları eksik dahi olsa, yani 30 gün yerine 29 gün tutulsa; yine oruç tutanın, hacc edenin ecri eksilmez. Tam ve kâmildir, nakıs değildir.
İmsâk vaktinin başlangıcı, siyah ile beyazın tefrik edilmesidir. Yani bu vakitte oruca başlanmış olur.