3.1.24. Kurban Etinin Tevzii Meselesi
Buharî Hadis No: 830- Câbir ibn-i Abdillah’tan (ra) rivâyet olunduğuna göre, Müşârünileyh demiştir ki: “Biz, Minâ’da kaldığımız üç günden fazla bir zamanda kurban develerimizin etinden yemezdik (Üç günden arta kalan eti tasadduk ederdik). Sonra Nebi (sav) müsaade etti. Ve ‘Kurban etinizi yeyiniz! Ve kavurup azık yapınız!’ buyurdu. Biz de yedik ve azık edindik.”
Hadis-i Şerif’ten gayri rivâyet tarikleri pek çoktur ve mütehâliftir. Şârih Aynî Umdetü’l-Kârî’de bunları toplamıştır. Bu cihetle ulemâ, kurban etinin ne kadarının yenilip ne miktarının tasadduk edileceğinde ihtilâf etmişlerdir. Alkame’nin beyanına göre İbn-i Mesud (ra) Alkame’ye kurban etini üç parçaya ayırmasını, bunun bir parçasını (sülüsünü) tasadduk, bir sülüsünü hediye etmesini, bir sülüsünü de âilesiyle yemesini emretmiştir. Bu kavil Atâ ibn-i Ebî Rebâh’tan da nakledilmiştir. Şafii, Ahmed, İshâk’ın kavilleri de böyledir. İmâm Ebû Hanife sülüsten az miktarın tasadduk edilmesi reyinde bulunmuştur. Sahib-i Hidâye: Kurban etinin yenilmesinin cevazını bildirdikten sonra bu hükmün nezir olmayan kurbana mahsus olduğunu, adak kurbanında ise adayan kimsenin -ister zengin olsun, ister fakir bulunsun- adak etinden yemesinin câiz olmadığını zikretmiştir. Mâlik, Şafii, Ahmed hazarâtının da mezhebleri böyledir. Yalnız Ahmed ibn-i Hanbel’den nâzirin yemesinin cevazı hakkında da bir kavil nakledilmiştir. Sonra kurban etinden sahibinin yemesi, ulemânın çoğuna göre müstehabdır.