Buharî Hadis No: 507- Ebû Hüreyre (ra) şöyle demiştir: Resûlullah (sav) (bir gün) Cuma’dan bahis buyuruyordu (da): “Onda bir saat vardır ki, hiçbir abd-i Müslim namazda bulunup ve o saate rast getirip Allah-u Teâlâ’dan bir şey dilemez ki, Allah-u Azze ve Celle ona (dilediğini) bahşetmesin.” buyurdu. (O saatin) kısa olduğunu anlatmak için (mübarek) eli ile (ve başparmağını orta ve adsız parmaklarının iç tarafına basarak) işaret buyurdu.
Cuma’daki bu eşref saatin ilâ yevmi’l-kıyame devam edeceği kat’idir. Zaman hakkındaki kat’iyet meçhuldür. Ancak bazı Sahabe-i Kirâm’ın ihbarlarına göre, imâmın iki hutbe arasındaki oturmasından itibaren namaz bitinceye kadar olan saat ile Cuma namazının ikâme olunmasından itibaren namazdan çıkıncaya kadarki zaman beyninde olduğu rivâyet edilmektedir. Duanın kabul olunacağı saatin kısa bir zaman olduğu da hadis-i Nebevî’ye göre malûmdur. Zira başka bir rivâyette “...esip geçen lâtif bir rüzgâr gibidir.” buyrulmuştur.
Cuma farzından evvel hutbeye yetişemeyeceğine kâni olan iki rekât sünnet kılabilir. Zira iki rekât kılmak da sünnettir. Gerek Cuma namazını ve gerekse farz namazların ardından kılınacak namazları, mutlaka ya konuşmak veya yer değiştirmek sûretiyle kılmak lâzımdır. Konuşmaktansa yer değiştirmek daha evlâdır.