Buharî Hadis No: 604- Nebi’den (sav) naklen Ebû Hüreyre (ra) şöyle rivâyet etmiştir: Resûlullah (sav) buyurmuştur ki: “(Namaz ve ibâdet için) Hiçbir mescide sefer edilmesi doğru değildir. (Ziyade sevab umarak) yalnız (şu) üç mescide sefer edilebilir: Mescid-i Haram, Mescid-i Resûl (Aleyhisselâm) ve Mescid-i Aksâ.”
Ebû Saîd-i Hudrî (ra) Peygamberimiz (sav) Efendimizden şu hadisi şerifi naklederek buyuruyorlar ki; doğrusu hem hayret ettim hem de bana meserret bahşetti. Resûlü Ekrem (sav) buyurdular ki: “1- Zevci veya bir mahremi kendisiyle beraber bulunmayan bir kadının iki günlük mesafeye sefer etmesi doğru değildir. 2- Ramazan bayramının ilk günü ile Kurban bayramının dört gününde oruç tutulmaz. 3- İki namazdan sonrada namaz kılınmaz: (Birisi) Sabah namazından sonra güneş doğup yükselinceye kadar, (öbürü) ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar. 4- Namaz kılmak için şu üç mescidden başka hiçbir mescide sefer edilmez: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ, bir de benim mescidim.”
NOT: Müslim’in bir rivâyeti “Üç mescide sefer edilir.” sûretindedir. Müslim’in bu rivâyetinde hasır yoktur. Binâenaleyh bu üç mescidden başka mescidlere sefer edilmesinin men’ine dâir bir hükme de delâlet etmemektedir. Nitekim ulemânın cumhuru, adet mefhûmunun hüccet olduğunu kabul etmemişlerdir. Adet mefhûmunun hüccet olduğuna taraftar olanlar, Müslim’in bu rivâyeti ile de istidlâl edebilirler.
Hulâsa ve Fıkhî Netice: Mesâcid-i selâsede ibâdet için ihtiyar-ı seferin bir emr-i müstehab olduğundan eimme-i erbaa hazarâtının ve bütün ulemâ-i Müslimînin ittifakı vardır. Yalnız bu üç mescidde namaz kılmayı, itikâf etmeyi nezreden kimse için nezrine vefâ etmek vâcib midir? Yoksa değil midir? Bu nokta ihtilâflıdır. İmâm-ı Mâlik ve İmâm-ı Ahmed ibn-i Hanbel bu nezrin lüzum ve vücûbuna kâil olmuşlardır. İmâm-ı Ebû Hanife ise böyle bir nezrin mutlak sûrette adem-i vücûbunu kabul etmiştir. “Nezredilen şeyin vâcibât-ı şeriyyeden olması iktiza eder.” der. Binâenaleyh Ebû Hanife’ye göre namaz, oruç, sadaka, hacc ve umreye nezredilebilir ve bunların ifâsı vâcib olur. Fakat bunlardan hacc ile umreden gayrisi -edâsı bir mekân ile mukayyed olmadıkları için- yalnız Mescid-i Haram hakkında nezir muteberdir. Yalnız Mescid-i Haram’a nezr için sefer yapılır. Hatta Ebû Hanife “İtikâf nezrini ifâ etmek de vâcib olur.” der.
Hacc ve umre için Mescid-i Haram’a gitmeyi nezreden bir mü’mine nezrini ifâ etmek üzere Mescid-i Haram’a şedd-i rahl etmesi, eimme-i erbaanın icmâı ve ulemânın ittifakı ile vâcibdir.
Câbir’den (ra), şu hadisi şerif rivâyet edilmiştir: “Bir kimse Resûl-i Ekrem’e ‘Yâ Resûlallah! Cenâb-ı Hakk, Mekke’nin fethini müyesser kılarsa, Beyt-i Makdis’te namaz kılmayı nezrettim.’ demişti de Resûl-i Ekrem bu adama; ‘Sen namazını burada (Medine’de) kıl.’ diye cevap vermişti.” Bu hadisi şerif münasebetiyle Zeynüddîn-i Irâki der ki: Bu hadisin en güzel bir mahmili vardır ki; bu hadisten yalnız mesâcide ait olan hükmün maksud olmasıdır ve bu üç mescidden gayri hiçbir mescide şedd-i rahl edilmemesidir. Şu hâlde tahsil-i ilim için; ticaret için; tenezzüh için; sulehâ-yi ümmeti, meşâhid-i mübarekeyi, ihvan ve yârânı ziyaret için ve mesâcidin gayri daha bunlardan başka bir takım maksat için sefer etmek, hadisteki nehîde dâhil değildir. Bu hususta en menfi ictihâd Kadi Iyâz ile Hanâbile’nindir. Nevevî, bu yanlış ictihâdların zaafını ispat etmiştir Diğer mescidlere ihtiyar-ı seferde fazilet olmadığına hükmeden cumhur-u ulemâ ve Şârih İbn-i Battal’a göre de bir kimse, sulehânın ve ashab-ı takvanın bulunduğu bir mescidde teberrüken ve tetavvuan namaz kılmak arzu ederde bu arzusunu yaya veyahut binitli olarak nezirsiz gidip tahakkuk ettirmek isterse bu da mübahtır. Hadisi şerifteki nehiy, böyle sulehâ mescidine gitmeye mâni değildir.
Başka memlekette namaz kılmayı nezreden bir kimse, kendi memleketindeki mescidlerin herhangi birinde bu nezrini ifâ edebilir. Yalnız üç mescid müstesnadır.
“Şu benim mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram müstesna olmak üzere öbür mescidlerde kılınan bin namazdan hayırlıdır.” (Bûhari Hadis No: 605). Ahmed İbn-i Hanbel’in, Nesâî’nin ve daha başkalarının Sünen’lerindeki rivâyetlerinden; Mescid-i Haram’ın yüzbin ve Mescid-i Aksâ’nın beşyüz namazdan hayırlı olduğu haber verilmiştir ki; bu haber Mescid-i Haram’ın Medine Mescidine rüchânı bulunduğunu nâtıktır.
Bu üç mescidin diğer mescidlere sebeb-i rüchânları:
1- Her üçünün de enbiyâlar yediyle (eliyle) tesis edilmesi.
2- Mescid-i Haram, Kıble-i enâmdır. Mescid-i Resûl (as), takva üzerine müesses olan ma’bed-i Nebevî’dir. Mescid-i Aksâ da ümem-i sâlifenin kıblesidir. Mescid-i Haram’a uzaklığından dolayı Mescid-i Aksâ denilmiştir.
3- Bu mescidlere memur bir takım melekler bulunup bunların, buralara gelen mü’minlerin aralarında dönüp dolaşarak haklarında hayır ve saadet dilemeleridir.
Buraları ziyaret etmek, insana millet-i İslâmiyye’nin ulularını yâdâ vesile olur. Bir de bu mescidlerin umrânı, şeâir-i dîni tâzim ve Kelimetullah’ı îlâdır.
Hâkîm’in Sahîh’inde rivâyet ettiği hadisi şerife göre: Beyt-i Makdis’in binasını tesis eden Süleyman Aleyhisselâm’dır; Hakk’tan üç duada bulunmuştur:
1- Kendisinden sonra kimseye müyesser olmayacak bir mülk ve saltanat.
2- Hükm-ü ilâhiye muvafık bir hükm-ü kaza kudreti bahşedilmesi.
3- (Mescid-i Aksâ’yı kasdedip) yalnız namaz kılmak için gelenlerin mazhar-ı gufrân olması. Hadisi şerifin alt tarafında Resûl-i Ekrem (sav) “Cenâb-ı Hakk Süleyman’a (as) bunlardan iki evvelkileri vermiştir. Üçüncü niyazının da mazhar-ı kabul olmasını temenni ederim.” buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Buharî Hadis No: 605- Ebû Hüreyre’den (ra) Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Benim şu (Medine’deki) mescidimde kılınan bir namaz, (Mekke’deki) Mescid-i Haram müstesna olmak üzere, başka mescidlerde kılınan bin namazdan (ecr-ü sevab cihetiyle) hayırlıdır.”
NOT: Birçok rivâyetlere rağmen Mescid-i Saadet’in bilumûm faziletine binâen Mescid-i Şerif’in saha-i kadîminde ve ilâve edilen kısmında kılınan namazlara, bu rüchânın şâmil olduğunda ittifak vardır.